“Düşlerin yorumu, aklın bilinçdışı etkinliklerine götüren bir kral yoludur” der Freud. Rüyanın gizemine nüfuz etmeye başladığı keşifte hem kendisi için hem de psikanalizde temel sayılacak zihinsel süreçler, bilinçdışı gibi kavramlara giden ışıklı yolu görmüştür.
Tedavisinde hipnozu ve telkini bıraktıktan sonra Freud hastalarından sadece kendilerini serbestçe ifade etmelerini ister. Bu süreçte hastalar rüyalarını kendiliğinden anlatmaya başlarlar. “Hastalarıma herhangi bir konuyla bağlantılı olarak kendilerinde oluşan her düşünceyi benimle konuşmaları öğütlenmişti; öteki şeylerin yanı sıra bana düşlerini de anlattılar ve böylece bana bir düşün patolojik düşünceden geriye, belleğin içine değil, izi sürülmesi gereken ruhsal bir zincire yerleştirilebileceğini öğrettiler. Bundan sonra düşün kendisini bir belirti olarak ele almak ve düşüncelere de belirtilere uygulanan yorum yöntemini uygulamak için küçük bir adım yetiyordu.”
Irma, Düşlerin Yorumu’nda “Düşleri Yorumlamanın Yöntemi: Örnek Bir Düşün Çözümlenmesi” adlı üçüncü bölümünde (Payel) yer alır. Burada Freud, amacının düşlerin yorumlanabilir olduğunu göstermek olduğunu belirtir. Kendisi gibi normal öznelerin de rüyaları arzunun gerçekleşmesinden mi ibarettir? Der ki “Düşlerin gerçekten bir anlamı vardır ve düşleri yorumlamak için bilimsel bir yöntem olasıdır!”. Eleştirdiği görüş diğer kuramcıların rüya görmeyi zihinsel bir eylem -bir üretim- olarak değil bedensel bir süreç olarak açıklamaları ve rüyaları yorumlama zahmetine düşmemeleridir. Şüphesiz ki neredeyse insanlığın başlangıcından beri rüyalarla uğraşılmıştır, Freud öncesi yazarlar, hekimler tarafından belli başlı teoriler, buluşlar ortaya atılsa da Freud bunların arasında rüyayı dış uyaranlarla değil, iç uyaranlarla ilişkilendiren, rüyalara da onlara hâkim olmak için değil, rüyada konuşan arzuyu dinlemek için dikkat yönelten ilk kuramcıdır.
Çözümlemesini örnek göstereceği rüyayı anlatmadan önce Freud, bir ön bilgi verme ihtiyacı güder. 1985 yazında genç bir kadına psikanaliz uyguladığını, bu kadının kendisine ve ailesine epey yakın bir kişi olduğunu belirtir. Kişisel ilişki ne denli yakın olursa analistin hastanın üzerindeki otoritesinin o kadar az olacağını ve eğer hata yaparsa aile ilişkilerinin etkileneceğini için böylesi bir ilişkinin psikoterapist için rahatsız edici olabileceğini de ekler.
Hastanın tedavisinin kısmi olarak sağlandığını -histerik kaygısının yok olduğunu fakat bedensel belirtilerinin tümüyle yok olmadığını- bu yüzden de kendisinin bir çözüm önerdiğini fakat genç kadının buna isteksiz olduğunu belirtir. Tam da bu sırada yaz tatili için tedaviye ara verilmiştir. Rüyayı görmeden bir gün önce, Irma’yla yakın ilişkileri olan bir meslektaşının kendisini ziyarete geldiğini ve Irma için “daha iyi ama tam da iyi değil” dediğini belirtir. Freud Otto’nun bu söylediğinden rahatsızlık duyar. Otto’nun kendisine gerçekleşmesi güç sağaltım vaadinden dolayı sitem ettiğini, hatta Irma’nın akrabalarının da psikanalitik tedaviye hiç güvenmemesinin arkadaşının kendisine karşı tutumunun bu şekilde olduğunu içinden geçirir ama bunu belli etmez. (Unutmayalım, Otto, Irma ve Irma’nın ailesiyle yakındır.) O akşam Freud Irma’nın vaka öyküsünü Doktor M’ye vermek üzere yazıya döker. 23 Temmuz’u 24 Temmuz’a bağlayan o gecenin sabahına karşı da meşhur Irma Rüyasını görür.
23-24 Temmuz 1895’teki rüya
Büyük bir salon. Pek çok konuk, biz onları karşılıyoruz. Aralarında Irma da var. Önce onu bir kenara çekiyorum sanki mektubuna yanıt vermek ve benim “çözümümü” hâlâ benimsemediğinden dolayı sitem etmek için. Ona: “Eğer hâlâ ağrıların varsa bu aslında yalnızca senin hatan.” diyorum. O: “Şu anda boğazımda, midemde ve karnımdaki ağrıları bir bilseniz. Nefesimi kesiyorlar.” diyor. Telaşlanıp ona bakıyorum. Soluk ve şiş görünüyor. Kendi kendime her şey bir yana, organik bir bozukluğu atlamış olabileceğimi düşünüyorum. Onu pencerenin yanına götürüp boğazına bakıyorum; o ise takma dişleri olan kadınlar gibi direniyor. Kendi kendime, aslında onun için bunu yapmaya hiç gerek olmadığını düşünüyorum. Sonra ağzını uygun biçimde açıyor ve sağda büyük beyaz bir leke saptıyorum; başka bir yerde de açıkça burnun helezon biçimi kemiklerine benzeyen belirgin kıvrımlı yapıların üzerinde yaygın beyazımsı gri kabuklar görüyorum. Hemen Dr. M.’yi çağırıyorum. O muayeneyi yineliyor ve doğruluyor… Dr. M. alışılmıştan oldukça farklı görünüyor; çok solgun, topallayarak yürüyor ve sinekkaydı tıraş olmuş… Şimdi arkadaşım Otto da Irma’nın yanında duruyor ve arkadaşım Leopold ona korsesinin üzerinden perküsyon yaparak şöyle diyor: “Solda aşağıda mat bir bölge var.” Ayrıca sol omuz üzerindeki bir deri kesiminin de iltihaplanmış olduğunu gösteriyor. (Irma’nın giysisine karşın tıpkı onun gibi ben de fark ediyorum.) M: “Hiç kuşkusuz bu bir enfeksiyon. Ama önemli değil. Dizanteri eklenecek ve toksinler giderilecek.” diyor. Ayrıca enfeksiyonun kaynağını da dosdoğru biliyoruz. Kısa süre önce kendisini pek iyi hissetmediği bir sırada arkadaşım Otto ona bir propil… propils… propionik asit… trimetilamin (ve hemen önümde büyük harflerle formülü görüyorum) iğnesi yapmıştı… Bu tür enjeksiyonlar bu kadar düşüncesizce yapılmamalıydı. Ve belli ki enjektör de temiz değildi.
Rüyadan bir gece önce yaşananlar şüphesiz ki bu rüyanın görünen malzemesini oluşturmuştur. Arkadaşı Otto, hastası Irma ve Dr. M. bir gün önce üzerine ya düşündüğü ya da görüştüğü kişilerdir. Rüyadaki Irma’nın belirtileri gerçek yaşamdaki Irma’nın belirtileriyle aynı değildir.
Freud sonradan rüyayı parçalarına ayırarak çözümlemeye koyulur. Bu parçaları tek tek aktaracağım.
Salon ve konuklar: Freud o yazı ailesiyle Viyana yakınlarındaki bir sayfiye yerinde geçiriyordur. Rüyayı gördüğü gün karısının doğum gününden 3 gün öncedir ve karısı kendisine aralarında Irma’nın da bulunduğu birçok konuğun gelmesini umduğunu söylemiştir. Freud rüyasında bu olası doğum günü partisi sahnesini yaratmış olmalıdır.
Freud’un Irma’ya kendi çözümümü benimsemediği için sitem etmesi ve “Eğer hala ağrıların varsa bu senin hatan.” demesi: Freud, bunu gerçekten Irma’ya söylemiş olabileceğini belirtir. Eskiden belirtilerin gizli anlamlarını hastaya açıkladığında sağaltımın gerçekleştiğini düşündüğünü, hastanın çözümü benimseyip benimsememesi iyileşmeyi belirlediği halde bundan ötesi için sorumluluk almamanın kendisi için daha kolay olduğunu ekler. Freud burada sorumluluk almama konusunda kaygıları da olduğunu fark eder. Bu rüyanın amacı sorumluluğu Irma’ya devretmek olabilir mi? Devam edelim…
Irma’nın yakınması: Boğazında, midesinde ve karnında ağrı; nefesini kesiyor: Irma’nın sadece hafif mide ağrıları vardır. Bu belirtilerin rüyada belirmesi merak uyandırıcıdır.
Irma’nın solgun ve şiş görünmesi: Hastanın gerçek görüntüsüne hiç uymayan bir görüntüdür. Acaba rüyadaki Irma bir başkası olabilir mi?
Bir organik hastalığı atlamış olduğu düşüncesiyle telaşlanması: Freud burada bu kaygının kendi peşini hiçbir zaman bırakmadığını belirtir. Sonuçta kendisi dışındaki neredeyse bütün hekimlerin organik bir olgu olarak ele aldığı vakaları histeriye bağladığı zamanlardır. Bu arada aklına gelir. Eğer Irma’nın organik bir hastalığı varsa kendisinden (Freud’dan) bunu da iyileştirmesi beklenemez. Sonuçta Freud histerik ağrıları giderir. Aslında böyle bir şeyin ortaya çıkmasının kendi işine geleceğini ve böylece başarısızlık suçlamasından kurtulacağı bir gerçektir.
Irma’yı pencerenin yanına götürmesi ve boğazına bakması. Irma’nın takma dişleri olan kadınlar gibi direnmesi. Freud’un kendi kendine bunun hiç de gerekli olmadığını düşünmesi: Burası Freud’a daha önce muayene ettiği bir dadıyı anımsatır. Dışarıdan genç ve güzeldir fakat ağzını açtığında damaklıklarını saklamaya çalışmıştır. Daha sonra Freud’un aklına düşündeki düşünce gelir: “Aslında onun için bunu yapmasına hiç de gerek yoktu”. Belli bir süre önce Irma’nın arkadaşı ve Dr. M.’nin hastası olan genç bir kadını ziyaret ettiğinde genç kadın aynı rüyadaki gibi pencerenin kenarında duruyordur. Doktoru M bu hastada bir difteri zarı olduğunu söylemiştir. Dr. M. ve zar, düşte tekrar ortaya çıkmıştır. Freud bu genç kadının da histerik olduğunu düşünüyordur çünkü arkadaşı Irma kendisinin aynı rüyadaki gibi tıkanmalar yaşadığını açık etmiştir. Freud’un düşünde Irma yerine Irma’nın arkadaşını geçmiştir. Ne yazık ki Freud’un onu tedavi etmesi imkansızdır çünkü bu hanım çok çekingen bir yapıdadır ve düşteki gibi direngendir. Hatta onun için bunu yapmasına hiç de gerek yoktur çünkü sorunuyla kendi başına başa çıkacak kadar güçlü görünüyordur. [Difteri, kuşpalazı olarak bilinen, burun, göz, deri, boğaz mukozasının zarlarını etkileyen bir enfeksiyondur. Bulaşıcıdır ve ölümcül olabilir.]
Solgun; şiş; takma dişler: Aklına hastası olmayan, utangaç olduğunu ve uysal olmadığını bildiği başka bir kadın gelir. Genellikle solgun ve bir keresinde şiş gözükmüş ve karın ağrıları olan biri. Bu kişi Freud’un kendi karısıdır. Rüyada Irma’yı analize direnebilecek iki farklı kişiyle değiştirmiştir. Irma’nın arkadaşı ve kendi karısı. Belki de Irma’nın arkadaşı yeğleyeceği bir hastadır, daha çabuk teslim olabilecek, ağzını uygun bir biçimde açacak ve Irma’dan daha çok şey söyleyecek biri...
Irma’nın boğazında görünenler: beyaz bir leke ve üzeri kabuklu helezon biçimi kemikler:Beyaz lekeler Freud’a difteriyi, Irma’nın Hanım arkadaşını ve en önemli olarak Freud’un iki yıl öncesinde ağır bir hastalık geçiren büyük kızını ve buna bağlı korkuyu anımsatır. Helezon biçimindeki kemikler ise kendi sağlığıyla ilgili kaygılarını çağrıştırır. Son zamanlarda burnundaki şişlikler sebebiyle sıkça kokain kullanıyordur ve aynısını yapan bir kadın hastasının burun mukozasında çürüme meydana gelmiştir. Kokain kullanımı hakkındaki 1885 yılında yayınlanan makalesi tıp camiasında infial yaratmıştır ve bir arkadaşının ölümü kokain kullanımına bağlıdır.
Freud’un hemen doktor M’yi çağırması ve Doktor M’nin muayeneyi yinelemesi: Freud burada Dr. M.’nin kendi çevresindeki yerini yani daha üstün, deneyimli konumunu vurgular. Buradan da daha önce yaşadığı bir anıya geçer. Bir hastası bir ilacın fazla kullanılması üzerine zehirlenmiştir ve Freud derhal kendisinden daha deneyimli bir başka hekim büyüğüne başvurmuştur. Bu hasta aynı zamanda Freud’un en büyük kızının ismini taşır. İki Mathilde birbirine karışmıştır.
Dr. M.’nin solgun, sinekkaydı tıraş olmuş görünmesi ve topallayarak yürümesi: Yurtdışında yaşayan ağabeyiyle rüyadaki Dr. M. çok benziyordur. Daha önce topallayarak yürüdüğüne dair bir haber almıştır. Freud birbirinin yerine koyduğu Dr. M. ve ağabeyi arasında bir benzerlik arayışına düşer. Son zamanlarda kendi önerisine iki kişiden de ret cevabı almıştır. [Bu önerilerin ne olduğunu bilmiyoruz. Freud burada Dr. M’nin hastasının belirtilerinin histerik olabileceğini öne sürdüğünde Dr. M. bununla ilgilenmemesinden ya da aynı dönemde Breuer’in nevrozların etiyolojisinde mastürbasyonun, özellikle de kadın mastürbasyonunun rolü ve bunun yanı sıra, kalıtımın ve çocukluktaki deneyimlerin önemi konularında çekinceleri olmasından bahsediyor olabilir (Anzieu)]
Freud’un arkadaşı Otto’nun hastanın yanında durması ve arkadaşı Leopold’un onu muayene etmesi ve solda altta mat bir bölge olduğunu söylemesi: Otto ve Leopold akrabadır ve aynı tıp dalında uzmandırlar. Çoğu zaman rekabet içindedirler ve çevreleri tarafından da çokça kıyaslanırlar. İkisi de Freud’un yönetici olduğu çocuk hastanesinde Freud’a asistanlık yapmışlardır. Rüyadaki sahne de daha önce çoğu kez tekrarlanmıştır. Freud onları bir romanın iki karakterine benzetir (Kâhya Brasig ve arkadaşı Karl). Biri hızlıdır, diğeri ise yavaş ama kendinden emin. Otto ve Leopold arasındaki kıyas Freud’a Irma ve arkadaşı arasında yaptığı kıyaslamayı çağrıştırır. Hem Leopold’u hem de Irma’nın arkadaşını diğerinden daha zeki buluyordur. Solda aşağıda mat bir bölge daha önce bir tüberküloz taklidi üreten bir kadın hastasına götürür. Kadının organik hastalığından şüphelenmiş olan Freud rüyasında boşuna dikkatli Leopold’ü üretmemiştir. [Burada Freud yine Irma’nın arkadaşına gider; birinin yerine tercih edebileceği bir başkası olarak.]
Sol omuzda derinin bir kısmının iltihaplı oluşu: Kendisi de geç saatlere kadar oturduğunda omzunda romatizma ağrısı hissetmiştir. Düşteki “Tıpkı onun gibi ben de fark ettim.” Cümlesi çift anlamlılığı ifade eder. [Yani “bu ağrıyı ben de hissettim. Ben de fark ettim.”] Solda aşağıda mat bir bölgede iltihaplanma aslında doktorların “sol arkada iltihaplanma” şeklinde söze dökecekleri bir enfeksiyondur ve bu yine akciğerde bir hastalığa işaret eder. Ve yine tüberküloz…
“Giysilerine karşın”: Doktorluk pratiğinde çocukların soyularak, yetişkin kadınların ise kıyafetlerinin üzerinden muayene edildiğini; son zamanlarda ise ünlü bir hekimin hastalarını hiçbir zaman kıyafetlerinin üzerinden muayene etmediğini duyduğunu ekler. Burada çok dikkat çeken bir itirafta bulunur: “Açıkçası bu noktada daha derine gitmeyi hiç arzu etmiyordum.” Der.
Doktor M’nin “Bu bir enfeksiyon ama önemi yok. Dizanteri eklenecek ve toksinler giderilecek” demesi: [Freud rüyanın bu kısmını alaycı karşılar. Ona çok saçma gelir ama Zeynep Hanım’ın da değindiği gibi saçma, önemsiz gibi gözüken detayların önemli olabileceğine dair bir sezgisi olmalıdır ki bunun üzerine gider.] Hastada bölgesel difteri teşhis etmiştir. Kızının hastalığı sürecinde bir tartışmayı anımsar. Diphteritis, diphteria… [Herhalde akademik bir tartışma olsa gerek (?) Diphteria bölgesel difteriden kaynaklanan genel bir enfeksiyon; diphteritis bölgesel difteri anlamındadır.] Rüyada Leopold difteriden kaynaklı bir yayılım, bir metastazı gösteriyordur. (Metastaz odağı olabilecek mat bir bölgeyi gösteriyordu) Freud diphteriadan daha çok pyaemia yani iltihabın kana karışmasını düşünmüştür.
Dr. M.’nin “önemi yok” demesi: Rüyasındaki bu cümlenin kendini teselli etmek için üretildiğine inanır Freud. Ne de olsa Irma’nın devam eden ağrılarını organik bir hastalığa bağlamış ve sorumluluktan, suçlamadan kurtulmuştur fakat Irma için difteri yakıştırması bir yanıyla kendisini acımasız hissettirir. [“Ben rüyamda neden Irma’yı difteri yaptım” gibi]Freud, bir teselliye, kendisinden yaşça büyük ve deneyimli birinin “merak etme, her şey yoluna girecek” demesine gereksinim duymuştur.
Dizanteri: -ishalin en belirgin belirtisi olduğu bir barsak enfeksiyonu- Freud’a çağrışan, toksinlerin, zehrin bağırsaklardan atılabileceğine dair kuramsal bir bilgidir. Daha sonra tedavisinde kendi konsültasyonuna başvurulan genç erkek bir hastayı, o hastanın kansızlıkla beraber dışkılamada sorunlar yaşadığını, kendisinin ona histeri tanısı koyduğunu fakat tedavi etmek istemediğini ekler. Bu hastayı bir deniz yolculuğuna uğurlamıştır. Rüyadan birkaç gün önce bu hasta bulunduğu yerden, Mısır’dan bir nöbet geçirdiğini ve oradaki bir hekimin kendisine dizanteri teşhisi koyduğunu haber vermiştir. Mısır’daki hekimin histerik barsak bozukluğu hakkında pek tabii bilgisi yoktur ama bir yandan da bu hasta organik hastalık kapabileceği bir yerdedir. [Dizanteri bulaşıcıdır] Freud bu hastayı buraya gönderdiği için tekrardan kendini suçlar. Almanca ’da dizanteri, difteri kelimesine aynı Türkçe ‘de olduğu gibi yakındır. [Enteresan olan difteri kelimesinin aslında rüyada hiç geçmemesine rağmen rüyanın yorumlanmasında çokça kez akla gelmiş olmasıdır. Tabii Irma’nın rüyadaki belirtileri difteriyi gösteriyor olabilir ama Freud bu teşhisi sanki daha çok içsel olarak biliyor gibidir. Difteri, ölümcül mikrobik bir hastalıktır. Günümüzde bile ölüm oranı 0,03 iken 1800’lerin sonunda öldürücülük oranı çok daha yüksek olsa gerektir.] Belki bu yüzdendir ki Freud bunu “düşte ortaya çıkmayan kötüye işaret bir sözcük” olarak tanımlamıştır. “Dizanteri eklenecek”cümlesi Dr. M.’nin kendisine anlattığı bir hikâyeyi anımsatır. Dr. M. bir gün durumu ağır bir hasta için konsültasyona çağrılır ve kendisini çağıran doktorun rahatlığı karşısında Dr. M. hastanın idrarında albümin olduğuna dikkat çekmeye çalışır. İyimser doktor ise “önemi yok. Albümin hemen giderilecektir.” diye cevap vermiştir. [Albümin bir protein türüdür ve idrarda tespit edilmesi bir dizi metabolik ve sistemik hastalığın habercisidir, özellikle böbreklerle ilgili] Bunu Freud histeriyi önemsemeyen hekimleri küçümsediği, onlarla alay ettiği bir üretim olarak yorumlamıştır. [Ortada besbelli histerik bir olgu vardır ama doktorlar bu çığır açıcı bilgiden o kadar bir haberlerdir ki histeriye “önemi yok” diye yaklaşırlar. Bu da bu doktorların küçümsenmeleri için yeterli bir sebeptir.] Irma’nın arkadaşının hekimi olan Dr. M. hastasındaki belirtilerin histeriden kaynaklanabileceğini düşünmüş müydü? Dr. M. de aynı Irma gibi Freud’un çözümünü tam olarak benimsemeyenlerdendi. Freud bu rüyada hem Irma’dan hem de Dr. M.’den öç alıyordu. (Dr. M.’yi bilgi eksikliği ve olayı hafife alışıyla alay ettikleri doktorun yerine koymuştu.)
Enfeksiyonun kaynağını dosdoğru biliyor oluşları: Freud bu parçayı çok da uzatmadan sadece çelişikliğiyle yorumluyor. Rüyada enfeksiyonu Leopold’un ortaya çıkarmasına rağmen kaynağını dosdoğru biliyorlardır.
Irma’nın kendini iyi hissetmediği bir anda Freud’un arkadaşı Otto’nun ona bir iğne yapmış olması: [Ek bir bilgi vereyim: Freud’un Otto olarak tanımladığı arkadaşı o yazı Irma’nınailesiyle geçiriyor. Bir tür aile dostu denebilir.] O sırada yakınlarda fenalaşan biri için iğne yapmaya çağırılmıştır Otto. Bu Freud’a tekrardan kokain intoksikasyonundan ölen arkadaşını anımsatır. Ona morfini kestiği sırada kokaini sadece ağızdan almasını önerdiği arkadaşı kendine kokain iğnesi yapmıştır ve sonrasında ölmüştür.
Propil… Propils… Propionik asit preparatı: Düşü görmeden önceki akşam Freud’un karısı Martha üzerinde Ananas yazan ve havagazı kokan bir şişe içkiyi açmıştır. Ananas sözcüğünün Almancası fonetik olarak Irma’nın soy ismine benziyordur. [Daha sonra bu bilgi Irma’nın gerçekte kim olabileceği ile ilgili birçok spekülasyona sebep olmuştur.] Bu şişeyi bir gece önce Otto hediye olarak getirmiştir. Freud arkadaşının her fırsatta hediye getirme alışkanlığının olduğunu ekler. Havagazı kokan bu içkiyi ne Freud ne de Martha içebilmiştir. İçkiyi hizmetçilere vermeyi teklif eden karısını Freud geri çevirmiştir çünkü böylesine yoğun kokan bir içkiyi onlara vererek onları zehirlemek istememiştir. Amil kokusu yani havagazı kokusu Freud’un rüyasında propili canlandırmıştır ve Freud burada amil ve propil arasında bir yer değiştirme üretiminin altını çizmiştir. [Bu maddeler alkol türleridir.Amil, kokusu elmaya ya da muza benzeyen organik bir maddedir.]
Trimetilamin: Hatırlarsak Freud bu maddenin formülünü kalın harflerle görmüştür. Bu şekilde gözünün önüne gelmesinin bir önemi olduğunu düşünüp bununla ilgili çağrışımlarını takip eder. Yıllardır mektuplaştığı bir arkadaşının trimetilamin maddesinin cinsel metabolizmanın bir ürünü olduğunu söylediğini ekler. Böylece Freud histerinin kökeninde olduğunu varsaydığı cinsellik konusuna giriş yapar. Bir dul olan Irma’nın tedavisinde başarısızlığını bu dulluğa da bağlayabileceğini düşünür. İşin manidar yanı, düşünde Irma’nın yerine geçen diğer genç kadın da bir duldur. [Freud çözümlemesinin tam da burasında kişisel yaşamını okura son derece cesurca, tabiri caizse, ifşa ederek gözler önüne serer.]Trimetilamin sadece cinsellikte rol oynayan bir maddeyi değil, aynı zamanda çalışmalarını, kişisel görüşlerini, yalnızlığını paylaştığı ve kendisini hiçbir zaman geri çevirmemiş arkadaşını da temsil ediyordur. Daha sonra Freud rüyanın başka bir yerinde, Irma’nın boğazındaki kıvrımlı yani helezon biçimindeki yapıları görmesinde de aynı arkadaşıyla ilgili olan bağlantının ayırdına varır. Bu arkadaşı, burun ve etrafındaki boşluklarla ilgili çalışıyordur ve yakın bir zamanda burundaki helezon biçimindeki kemiklerle kadın cinsel organının arasında güçlü bir bağlantı olduğunu iddia etmiştir. Freud ise hastası Irma’nın mide ağrılarının burundan kaynaklanıp kaynaklanmadığını öğrenmek için bu arkadaşına muayene ettirmiştir. Bu arkadaşı da rinitten yani burnun iç kısmındaki mukozanın enfekte olduğu hastalıktan mustariptir. Kuşkusuz rüyadaki metastazla ilgili aklına pyaemia gelmesi rüyadaki bu bağlantıdan türemiştir.
“Bu tür enjeksiyonlar bu kadar düşüncesizce yapılmamalıydı”: Freud aslında arkadaşı Otto’nun rüyayı görmeden bir gün önce Irma’nın düzelmemesinden bahsettiği için onun düşüncesiz olduğunu içinden geçirmiştir. “Düşünceleri ne kadar kolay etkileniyor!” der. Düşüncelerin etkilenmesinden bahsederken Freud tekrardan kokainden ölen arkadaşını anımsar. İlacın (kokainin) enjektörle alınmasına dair hiçbir zaman salık vermediğini okura ve kendine tekrardan hatırlatır. Yanlış ilaç kullanımı sonucu gerçekleşen komplikasyondan ölen zavallı Mathilde’e aklı takılır. [Bir ilacı fazla almaya bağlı zehirlenen ve ölen hastası] Besbelli rüyanın bu kısmı kendine dair hem suçlamaları hem de vicdanlılığını gösteriyordur.
“Ve herhalde enjektör de temiz değildi.” Bu rüyayı görmeden önce Freud, günde iki defa iğne (morfin) yaptığı yaşlı bir kadının oğluna rastladığını anlatır. Oğlundan bu yaşlı kadının flebiti olduğunu öğrenir ve bu Freud’un aklına hemen kirli bir enjektörün sebep olabileceği iltihabı getirir. O dönemde iki yıldır enjeksiyonlarından enfeksiyona hiç sebebiyet vermemesiyle övünüyordur. [O dönemde, tabii ki, enjektörler tek kullanımlık değildi. Şırıngalar metal ve kullanıldıktan sonra suda kaynatılarak sterilize edilen araçlardı. Belki eski filmlerde gördüğünüzü hatırlarsınız.] Freud enjektörlerinin temizliğine imtina eden bir hekim olarak vicdanlı biridir. [Freud burada vicdanlı kelimesini vurgulamıştır.] Flebit [yani damar iltihabı] Freud’u tekrardan karısına götürmüştür çünkü gebeliklerinden birinde tromboz geçirmiştir. [Tromboz, damarda bir yerde biriken ve aşırı pıhtılaşmayla tehlikeli sonuçlar doğurabilecek bir patolojik durumdur.] Martha, Irma ve Mathilde düşte birbiri yerine geçiyordur.
Evet. Freud’un kendi rüyasını serbest çağrışım zinciri üzerinden bize iletmek istediği kadarıyla, yani sansüre uğramış haliyle çözümlediğini gördük. Sahi burada, Irma’nın Enjeksiyonu düşünde kendi kendine yaptığı çözümleme ne derece sansürsüz olabilir? Olamaz. Freud, psikanalizde rüya görenin aklına gelenleri karşı tarafa tamamıyla nötr bir tutumla bildirmesi gerektiğini, çünkü semptomun (düş, takıntılı düşünce vs.) istenen çözüme ulaşmamasının tek nedeninin kesinlikle kişinin kendi eleştirel tutumu olduğunu söyler. (syf. 154) [Direnç ve sansürden bahsediyor] Kendi deyimiyle “istençdışı düşünceler ortaya çıkmalarını önlemeye çalışan çok şiddetli bir direncin doğuşuna yol açarlar”. Freud, bunu engellemek için düşünceleri geldikleri gibi yazdığını ve hatta bir cümlesinde başkalarını gözlemlemek yerine insanın kendi gözlemini yaptığında daha elverişli sonuçlara ulaşılabileceğini savunur. Buna karşın hatırlarsanız rüyayı yazarken bazı çağrışımlarını çıkardığını eklemiştir. Yani aslında bizim bilmediğimizin de ötesi vardır. Metinde ortaya çıkandan daha fazlası, belki daha müstehceni, belki o zamanki ahlaka aykırı tarafları…
Tekrar Irma rüyasına dönelim… Sonuç olarak Freud’un bir gece önce Otto ile karşılaşması ve gece geç saatlere kadar hastası Irma hakkında yazdığı yazı rüyanın görünür öğelerini belirlemiştir. Bu olaylar Freud’da bir istek uyandırmıştır ve rüyanın amacı da bu isteği doyurmak olmalıdır çünkü düşte Irma’nın geçmeyen ağrılarından sorumlu tutulan günah keçisi Otto’dur. Otto’nun Irma’nın tam iyileşmediğini söylemesi Freud’u mesleki anlamda kaygıya sürüklemiştir ve düş, kabahati Otto’ya atarak Freud’un rövanş almasını sağlamıştır ve onu sorumluluktan kurtarmıştır. Kitabın meşhur VII. Bölümünde kendi cümleleriyle: Irma’nın enjeksiyonunda temsil edilen düş düşüncesi: “Keşke Irma’nın hastalığından Otto sorumlu olsaydı!” dileğiydi. Düş, dileği bastırmış ve onun yerine doğrudan bir sunuş geçirmişti: “Evet, Irma’nın hastalığından Otto sorumludur.” (Syf 257 cilt II) der. Besbellidir ki rüyanın güdüsü bir istek ve içeriği de bu isteğin doyurulmasıdır.
Freud rüyasında sadece hastasını iyileştirememesinin acısını Otto’nun yaptığı iğneye bağlamamış, kötü kokan hediyesinin de acısını çıkarmıştır. İkisini öyle bir bağlamıştır ki Otto’nun zarar veren iğnesi propil preperatıdır. [Düşte olguların nasıl birleştiğini bu denli net bir biçimde görmek gerçekten heyecan verici!] Hatta bununla da kalmayıp Leopold ile onun yarıştığı bir sahne yaratarak Oto’yu tekrardan değersizleştirir. Öç alınması gereken bir başkası da kendisine itaatle yaklaşmayan hasta Irma’dır. Rüyada Irma Freud’un “hasta olarak daha çok tercih edebileceği” başka bir genç kadın olmuştur çünkü bu kadını Irma’dan daha akıllı ve daha az direngen buluyordur. Dr. M. de kendi hastasında histeriyi olası tanı olarak değerlendirmeyerek ve buna karşı çıkarak Freud’un acımasız rüyasından nasibini almıştır. “Dizanteri eklenecek” diye tıp dünyasının cahili ilan edilmiştir.
Burada Freud, birbirinin yerine geçen, bir zincir halinde birbirini takip eden karakterleri tekrar gözden geçirir. 1. Dr. M’den kendisine trimetilamin maddesinden bahseden ve daha bilgili olduğunu düşündüğü arkadaşına; 2. Irma’dan arkadaşına; 3. Otto’dan Leopold’e… Sanki rüyada bu üç kişinin yerine bir başka üç kişi tam anlamıyla “tercih ediliyordur”.
Kendisine edilen [yani aslında Freud’un kendisine edildiğini hissettiği] sitemlerden kurtulduğu durumlar da şöyledir:
- Irma kendisinin çözümünü benimsemediği için ağrılarından Freud sorumlu değildir.
- Irma’nın ağrıları zaten organik bir sebeptendir. Böylelikle iyileştirme sorumluluğu Freud’da değildir.
- Zaten Irma’nın hastalığı onun dulluğundan mütevellittir. [Trimetilaminden türeyen düşünceleri hatırlarsak cinsel yoksunluğu onun histerisinin iyileşmemesi pekâlâ tabiidir.]
- Irma’nın ağrılarının sebebi ona uygun olmayan bir enjeksiyon yapan Otto’dur.
Freud bu savunmaların birbirini yanlışlamasına da değinir ve komşusuna verdiği çaydanlığı deforme olmuş halde geri aldığı için komşusunu dava eden adamı hatırlar. Çaydanlığı ödünç alan komşu ilk başta çaydanlığı sağlam verdiğini söyler, sonraki ifadesinde çaydanlığı aldığında zaten delik olduğunu iddia eder, üçüncü savunmasında ise öyle bir çaydanlığı hiçbir zaman ödünç almadığını söyleyerek komşusunu yalanlar. Halbuki bu savunmalardan sadece birini yapsa inanılır olacaktır!
Bütün bu düzeltmeleri ve arzu doyumunu Freud mesleki bir vicdanlılık teması altında toplar. Zehirlenen ve kızıyla aynı adı taşıyan hastası, kokainden ölen arkadaşı, Mısır’a giden hastasının durumu, karısı, abisi ve Dr. M’nin kötüye giden hastalıkları konusunda endişeleri, kendi fiziksel rahatsızlıkları [O dönemde kalp ritminde bozukluk, çabuk yorulma, sol omzunda romatizma, burun iltihabı yaşıyordur], iltihaplı rinitten mustarip arkadaşı konusundaki sıkıntısı. Rüyası, kendisini suçladığı kabahatlerin aksine ne kadar vicdanlı olduğunu, insanların sağlığını ne kadar önemsediğini gösterir. [Burada bana göre enteresan olan yakınlarının sağlığıyla ilgili endişeleriyle riniti olan arkadaşını ayırması; ilkiyle ilgili endişe ve ikinciyle ilgili sıkıntı kelimesini kullanması. Demek ki bu arkadaşı ile ilgili hissettiği endişeden başka, ona sıkıntı veren farklı bir duygudur.
Freud “düşler hazımsızlıktan ileri gelir” der rüya konusuna girerken. Rüya üretiminin bir şeyin hazımsızlığı, bir tamamlanmamışlık, belki de öncesinde serbest konuşma tedavisi uyguladığı hastalarda tekrar tekrar gelen rüyalar sanki hazmedilmemiş besinin geri gelmesine benzer. Hatta bana öyle geliyor ki serbest çağrışımda gelen rüyalar Türkçede genelde reflü hastalığı olanların ve yaşlıların kullandığı “acı su” tabiriyle paralellik içindedir. Sindirilemeyen besin asitle birlikte acımıştır, sindirilememiştir ve bir refleksle yukarı tepmiştir. Buradaki yukarı tabirini topografik kuramdan yana düşündüğümüzde anlamı katmanlanır. Irma’nın rüyasında da belli başlı çağrışımlar sürekli mekik dokur gibi gidip geliyordur.
Çalışmanın sonunda bütün bir rüyayı bitirdiğini, tamamıyla analiz ettiğini iddia etmez. Daha fazla zaman ayırsa daha çok çağrışımla yeni anlamlar türetebileceğini, hatta bunların hangi noktalar olduğunu bildiğini fakat kendi yaşamı için sakıncalı ifşalar olacağı için buna devam etmeyeceğini ekler. [Sonuçta bir rüyanın yorumlaması hiçbir zaman bitmez, bitemez. Düşünce bitmediği sürece çağrışımlar devam edecektir.] “Her düşte yerli yerine oturturulamayan bir nokta vardır, deyim yerindeyse düşün bilinmeyenle teğet noktası olan bir göbek.” Buna ulaşabilmek neredeyse imkansızdır. Aynı Zeynep Hanım’ın bahsettiği gibi yoğunlaştırmaya uğramış malzemeyi açmak, altında yatan rüya düşüncesini anlamak bir uğraş gerektirir. Bir paragraflık bir rüya malzemesini yorumlamak için Freud’un sayfalarca yazı yazması gerekmiştir. Şimdi biz de burada Freud’un çözümünü yoğunlaştırılmış bir olgu olarak ele alıp daha derinlemesine bir çalışma yapabiliyoruz. [Üniversitede bir hocam Kant’ın metinleri için meyve suyu benzetmesi yapardı. Konsantre olarak satılan bu meyve suyunu bir kaşıkla bardağa alıp üzerine istediğiniz kadar su koyarak seyreltebilirdiniz. Aynı duyguyu Freud metinleriyle, özellikle rüyanın kendisiyle ilgili söyleyebiliriz.]
Freud’un önceden denemediği bir şeyi deneyerek mesleğinde çalışma alanının kendisine, otoanalizine kaymasını sağlayan majör olay bu rüyayı analiziyle işaretlenebilir. “Freud’un rüyalar, normal psikoloji ve nevrozla ilgili bilimsel soruları tartışmaya yardımcı olması için beklediği bu rüya, ön bilinçteki beklentisini aşarak Freud’un bizzat kendisini tartışma konusu haline getirmiştir” (Anzieu). Rüyaların insanların içsel olaylarını, bilinçdışını ne denli ortaya serecek kadar güçlü donneeler olduğunu bu rüyanın analizinden ve Freud’un çekincelerini çekinmeden ifade edişinden anlayabiliriz. Rüyada kullandığı isimlerin takma isim olmasına rağmen Freud o dönem bireysel ilişkileri çok yakın olan rüya karakterlerine dair daha fazla şeyin ortaya çıkmasını istememiştir. Nitekim bu rüya kendisinden sonraki psikanalistler tarafından deyim yerindeyse durmaksızın didiklenmiştir. Erikson, Lacan, Andre Green ve Anzieu bu yazarlar arasındadır. Günümüzde de birçok makalede yapısal analizi, tema analizleri başka rüyalarıyla karşılaştırmalarını görürüz.
Özellikle Didier Anzieu’nün Metis’ten çıkan Freud’un otoanalizi ve Psikanalizin Keşfi kitabında büyük bir yer verdiği rüya tekrardan, Freud’un bize anlatmadığı kısımlarıyla ele alınır. Lacan’ın iddiaları ilerletilir. İleri okuma için [bence eğlenceli] değerlendirilebilir.
Anzieu Freud’un Otoanalizi ve Psikanalizin Keşfi kitabında bu rüyanın üzerine yazılanları geliştirir ve tekrar analiz eder. Düşü tekrar ele alır. Freud’un Dr. M. olarak adlandırdığı kişi Breuer’dir. Otto olarak adlandırılan kişi kendi çocuklarının doktoru, kendi asistanı ve arkadaşı Dr. Oscar Rie; Leopold ise rüyadaki gibi onun dengi sayılabilecek Ludwig Rosenberg’dir. Aşırı kokain kullanıp (enjeksiyondan) ölen arkadaşının adı von Fleischl’dir. Ses olarak Fliess’e de benzerliğiyle dikkat çeker. Trimetilamin ve cinselliğin kimyasıyla ilgili teorileri olan ve Freud’un basbayağı bağımlı olduğu arkadaşı ise Wilhelm Fliess’tir.
Bu rüya görüldüğünde hem Ida Fliess hem de Martha Freud hamiledir. Kitapta ifade ettiği üzere mesleki bir kaygının yanı sıra Freud’un o dönemde sağlığıyla ve ailesiyle de ilgili çok ciddi kaygıları vardır. Rüyanın analizini bu bilgileri dışlayarak yapmak Freud’un bilinçdışının sadece çok küçük bir kısmını hesaba katmak olur. Rüyaya ilişkin hissettiği suçluluk, hastalarına yönelik karşı aktarımını, karısıyla yaşadığı güçlüğü, Fliess’e dair bağımlılığını, kalp hastası olma kaygısını ve kokainmanlığını da kapsar.
Anzieu’ye göre rüyanın iki senaryosu vardır. Birincisi heteroseksüel bir arzunun ve görme arzusunun doyurulduğu, baştan çıkarma ve gebe kalmanın gizlerinin açığa çıktığı baş başa bir buluşma; İkincisi ise erkekler arasında geçen ve bilme arzusunun doyurulduğu, nedenlerinin araştırıldığı bir tartışma.
Salon ve Irma’nın boğazı dişil genital organı, ağzını açması cinsel birleşme sırasında kadının kabulünü simgeliyor. Karnındaki ağrılar, boğulur gibi olma, solgun ve şiş ve «organik bir şey olma ihtimali» Irma’nın gebeliğini açıkça simgeliyor. Burun-boğaz muayenesi jinekolojik muayeneyi, burnun kıvrımlı kemikleri arasında gördüğü beyaz kabuklar ise vajinadaki spermi temsil eder.
“Unutulduğu sanılan anılar uygun bir yöntemle yeniden bulunabilecekleri bir ruhsal mekânda kayıtlıydılar.” Irma’yla ilgili rüyada bu kayıt trimetilamin formülünde bulunur. Trimetilamin formülü düz olarak yazıldığında C3H9N olarak yazılır. Bu formülü görselleştirmemiz gerekseydi bir aile ağacı gibi gözüken görsel ortaya çıkardı. N harfinden çıkan 3 adet C harfi ve her C’den çıkan H harfleri şeklinde ortaya çıkar.
Rüyada neredeyse her ilişki üç kişiliktir. Breuer, Irma ve Otto’yu nasıl Fliess, Irma’nın arkadaşı ve Leopold’e çevirdiğini hatırlayalım. Üç kişi başka bir üç kişiyle değiştiriliyordur. Daha da ileri gidersek Freud’un rüyasındaki karakterler 3 grupta toplanabilir. Dullar, büyükler ve eşitler; dullar arasında Irma, Irma’nın arkadaşı ve Martha vardır. Büyükler arasında Breuer, Fleischl ve Emmanuel; eşitler arasında da Otto, Leopold ve Fliess vardır. Bu üçlüler arasındaki gruplanmanın trimetilamin formülüyle aynı yerleşim olarak grafikleştirilebilmesi bilinçdışında barındırılan, unutulduğu sanılan bilginin aslında nasıl işlemlendiğini gözler önüne seren çarpıcı bir örnektir.
Daha sonra Freud, rüyaya dair, rüyayla ilgili beliren düşüncelerin de rüya düşünceleri olduğunu söyleyecektir. Üretilen rüyalar bize öznenin kurduğu ilişkiyi, bağlantıları, içinde nasıl yaşadığını, hazmettiğini ve hazmedemediğini, kısacası olma halini gösterir. Bu yüzdendir ki günümüz kliniğinde aslında hastanın seans içerisinde bize anlattıklarını bir rüya olarak duyarız. Freud’un da çıkmaza düştüğünde döndüğü metni hep Düşlerin Yorumu olmuştur. Çözümlenmekte olan olguyla ilgili kafa karışıklığında şöyle bir uzaklaşıp bu olguya rüya olarak tekrardan yaklaşmak her zaman lehime olmuştur. Bu yüzden bana rüyaların yorumunu anlamak hastayı dinleyebilmekle çok paralel gelir.
Freud, 12 Haziran 1900’de Fliess’e yazdığı mektupta Bellevue adlı evle ilgili “Düşünsene. Bir gün bu evde mermer bir plaket üzerine ‘24 Temmuz 1895’te Bu Evde Düşlerin Gizi Dr. Sigmund Freud Tarafından Ortaya Çıkarılmıştır.’ Yazılacak.” Demiştir. İroniktir ki o ev artık orada yoktur. Freud’un bahsettiği yazı birbirine karışmış bitkilerin arasından bir tabela olarak yükselir. Freud’un bu düşü, düşüncesi, arzusu gerçekleşmemiştir.
Kommentare